2014 yılından bu yana ülkemizdeki ölüm oranları sürekli artıyor. Bunun nedeni temel sağlığın yani birinci basamağın güçlendirilmemesidir. Ülkemizde sağlık kaynakları sürekli olarak hastanelere, ilaç endüstrisine, MR, BT laboratuar uygulamaları gibi aşırı medikalizasyon tekniklerine ve organ nakli, diyaliz, yoğun bakım yatakları, şehir hastaneleri gibi üçüncül bakım hizmetlerine ayrılmaktadır.
Bu ölümlerden kazanan kim?
2015 yılında bebekler ölüyor diyerek bu soruyu sormuştuk (https://goo.gl/F17Pdn). O günden bu güne birinci basamağa ne yazık ki hiç yatırım yapılmadı. Etrafınıza bakın. Sürekli şehir hastanelerinin ve özel hastanelerin reklamının yapıldığını göreceksiniz. Yeni hastaneler, yeni özel hastaneler, yeni vakıf üniversiteleri, yeni görüntüleme merkezleri, yeni medikal firmalar, yeni ilaç firmaları. Ne güzel ekonomi canlanıyor, insanlar para kazanıyor peki ama bu parayı kimin emeğinden kimin sağlığından kazanıyor? Sağlık Bakanlığı sağlığı satıyor, sağlık sektör olmuş, sağlık çalışanları pazarlamacı, halkımız hedef kitle konumuna düşmüş durumda.
Aile hekimliği hayat kurtarıyor ama Sağlık Bakanlığı aile hekimlerine saldırmaya devam ediyor.
Biz aile hekimleri biliyoruz, bir ülkede 10.000 kişiye düşen aile hekimi sayısı 1 kişi artarsa, o bölgede ölüm oranları belirgin olarak azalıyor. Ne yazık ki tersi korkutucu bir gerçek. Hastaneler arttıkça o bölgede ölümler artıyor.
Aile hekimliği kalp krizi geçirdiğinizde size yoğun bakım hizmeti sunmaz. Bir aile hekimi sizin kalp krizi geçirmenizi önler. Bu nedenle başarısı ekonomi verileri, hasta yatakları ile gösterilemez. Onun başarısının sırrı ölümlerin toplam azaltılmasındadır. Aile hekimliği sizin tansiyonunuzu, şekerinizi hastanedeki kardiyoloji ya da endokrin uzmanından farklı tedavi etmez ya da bunlara bağlı diyalize girmeye başladığınızda size böbrek nakli yapamaz sizin tansiyon hastası olmanızı, diyabetten felç olmanızı önleyerek ölümleri önler. Aile hekimliği ve koruyucu klinik uygulamalarını bu nedenle basit poliklinik sayıları ile ölçemezsiniz. Oysa Sağlık Bakanlığı sektörleşimi sağlık ortamında bize daha çok poliklinik yapın az çalışıyorsunuz diyor. Biz sağlık sektörü için değil halkın sağlığı için canla başla çalışıyoruz.
Biz diyoruz ki aile hekimi sayısını artırın, sağlık bakanı ise hekimleri hastanelerde çalıştırıyor. Sonuç ölümlerin artışı. Bu yatırımlar 3 yıl boyunca en az 50 bin kişinin fazladan ölümüne neden oldu.
2013 | 2014 | 2015 | 2016 | |
Kaba ölüm hızı | Binde 4.9 | Binde 5.1 | Binde 5.2 | Binde 5.3 |
Ölüm oranlarındaki artış | -%2.0 | % 4.7 | %3.6 | %4.2 |
Toplam ölüm sayısı | 372.094 | 390.121 | 405.218 | 422.135 |
Bir önceki yıla göre artan ölen kişi sayısı | -3006 | 18.027 | 15.097 | 16.917 |
Bir şehir hastanesi yatağı ile bir günde 500 kişiye sağlık sunacak 2 aile sağlığı merkezi kurulabilir.
Şehir hastanesinde yapılan bir hasta yatağının maliyeti yaklaşıl 1 milyon lira. Bu kadar çok para ile 32 bin kişinin yaşadığı bir bölgede, 8 hekim ve hemşirenin çalışabileceği, her gün en az 500 kişiye sağlık hizmeti verecek 2 ayrı aile sağlığı merkezi kurulabilir.
Bilinen gerçekleşti. Sağlık Bakanlığı artık halk sağlığını korumalı. Sağlık Bakanlığı birinci basamak politikalarına destek olmalıdır.
Tüm sağlık çalışanlarının, tüm sağlık örgütlerinin haklı olarak eleştirdiği, halk sağlığını, çalışan sağlığını hiçe sayan politikaların üreticisi, sağlıkta şiddetin, halk sağlığında ölümlerin sorumlusu bu politikalar değiştirilmelidir. Sağlıkçılar ölüyor, halkımız ölüyor. Artık yetmedi mi?