Sağlık Bakanlığı check up uygulaması diye bir şeye başladı. Söze her zaman olduğu gibi birinci basamağın güçlendirilmesi diye başlamışlardı. Baklayı ağızlarından çıkarmadan önceki adımları kronik hastalık izlemi oldu. İzlem programına bakıp bu nasıl izlem, hasta yaratıp hastaneye sevk edin yazmışsınız dedik ses etmediler. Kronik hastalık izlem eğitici eğitimleri yaptılar şimdi eğitimlere geçiyorlar. İzlem protokolünde son bir değişiklik yoksa, birinci basamaktan istenen şey, hasta garantili çalışan ikinci basamağa hasta yaratması.
Bunu elbette hiç bir zaman bu kadar açık ifade etmiyor sağlık bakanlığı, sorunca olur mu öyle şey der. Oysa kronik hastalık izlem protokolü diye jan janlı bir isimle sahaya sürdükleri oyunun içindeki oyun başka. Protokolde yazan izlem algoritmasına bakıyorsunuz, izlem yok, tedavi yok, koruma yok, önleme yok, ne var? Sadece ölçüm, tetkik isteme ve sonra hastaneye hasta gönderme var.
En son yazılarında dillerinin altındaki baklayı açık açık yazmışlar… “Sağlıklı Görünen İnsanlar….” Sağlık Bakanlığının topluma bakışı bu. Birinci basamaktan istediği de bu. Onlar sağlıklı görünüyor olabilirler ama belki de hastadırlar. O nedenle onlardan hemen kan, idrar, dışkı, servikal sürüntü alınmalı, röntgen, ekg çekilmeli ve bu kişilerde hastalık aranmalı. Hadi ya! Neden!!! Bir kısım bakanlık danışmanına ve bürokratına göre bu koruyucu hekimlik olsa gerek. Oysa check-up programlarının ne toplum sağlığına ne de bireyin sağlığına bir faydası yok. Yapılan çalışmalar bu konuda bir şüphe içermiyor. Hatta bu konuda o kadar çok yayın birikti ki insanları bu check-up saçmalığından ve aşırı medikalizasyondan korumak için dördüncül koruma diye bir kavram ortaya çıktı. Birinci basamak artık bu dördüncül korumanın peşinde sağlıkta ticarileşmenin oyuncağı check-up’ın değil.
Şimdi bunun sahada uygulaması başlayacak, performans tehditleri, havalarda uçuşan savunma istekleri ile birinci basamağı bu tezgahın içine çekmeye çalışacaklar. Yapılanın altını doldurmak için ama bu kronik hastalık, bunlar çok önemli diyecekler. Bizim asıl işimiz budur koruyucu hekimliktir diyecekler. İyi de koruyucu hekimliğe bu kadar meraklıysanız çıkarttığınız yüzlerce torba yasanın içine iki cümle zorunlu aşıları ekleseydiniz. Anayasa mahkemesi size görev verdi o zaman aklınız neredeydi? Aşıdan büyük koruyucu uygulama mı var? Topluma ne sağlıklı besin, ne sağlıklı spor yapabileceği bir alan sunamıyor araba egzosu, fabrika bacaları, inşaat tozları arasında boğulmamıza, faydaasız yiyecek içeceklerle şişmanlamıza seyirci kalıyorsunuz sonra da insanlara “Sağlıklı görünen insanlar” diyorsunuz.
Check-up denilen şey bilimsel olarak faydasızdır ve çoğu zaman zararlıdır. Bu işten tek kar eden, tanı ve tedavi ürünlerini ülkemize dolarla avro ile ithal eden firmalar ve onların aracılarıdır.
Check-up diye önümüze atılan genelgede sadece yapılacak tahlillerin yıllık tutarı 1 milyar lirayı bulmaktadır, 2018 aile hekimliği için ayrılan bütçenin tümü 7 milyar lira değildir. Halkımızı kandırmak ve onları hastanelere müşteri etmek için kullanılacak bu uygulama için israf edilecek olan parayı yeni aile sağlığı merkezleri yapmak beşte biri boş duran aile sağlığı merkezlerine yeni ebe, hekim ve hemşire görevlendirmek için kullanmak akla, bilime ve vicdana uygun olan yaklaşımdır.
Hepsini geçelim bizim insanımız “sağlıklı görünen insanlar” denilerek müşteri haline getirilen hedef kitleniz, biz sağlık çalışanları sizin satış temsilcileriniz değildir. “Sağlık Bakanlığı”sınız bu ülkeye sağlık borçlusunuz hastalık değil. İşinizi doğru yapın.

Bir cevap yazın

Sitemiz size daha iyi bir hizmet verebilmek için kişisel olmayan verilerinizi (gezinme, sayfa geçişleri vs.) tarayıcınızda saklamaktadır.